Home » BAHÇE / SALON BİTKİLERİ » Salon Çiçeğim Ne İstiyor

Salon Çiçeğim Ne İstiyor

    Birçoğumuz doğa özlemimizi gidermek amacıyla evimizde büyük küçük demeden bitki yetiştirmeyi severiz. Bitkiler evimizin havasını değiştirir, ortamı güzelleştirir, görüntüleri ile rahatlatıcı, çiçekli olanlar için kokuları ile ferahlatıcıdır.

    Evimizde yetiştirdiğimiz bitkilere gözümüz gibi bakarız fakat hiçbir zaman eve ilk geldikleri gibi kalmazlar. Işık, nem, su ve vitamin ihtiyaçlarını karşılamadığımız müddetçe gün geçtikçe bozulmaya, yaprakları sararmaya ve sonunda ölmeye başlarlar. En sık görünen kötüleşme belirtileri, yaprakların bozulması, renginin değişmesi, dökülmesi…… Kendimizce bitkimizi kurtarmaya çalışırız. Bazen kurtarırız bazen de kurtaramayız. Sonunda Üzülürüz…! Ya atıp yerine yenisini alırız ya da ben çiçek besleyemiyorum artık almayacağım deriz kendimize ama yine dayanamaz ve gider alırız. Artık bitkinizin yapraklarına bakarak onların isteklerini anlamamız mümkün. Dilleri yoktur ama yaprakları konuşur bizimle.

     İşte bitkinizin yaprak şekli ve görünümüyle size anlatmak istediğini onların dilinden ben size anlatmaya çalışacağım. Bitkilerinizde özellikle vitamin eksiklerini, zirai ilaç satan yerlerden ya da fidanlıklardan temin edebilirsiniz.

  Bitkilerde vitamin eksikliklerini şematik olarak aşağıdaki tablodan izleyebilirsiniz.

        Genel olarak bitkilerde elementlerin nelere etki ettiğini aşağıdaki resim ile daha kolay anlatabilirim.

      Yukarıdaki resimden de anlaşılacağı gibi Azot yaprak gelişimi için, Fosfor çiçeklenme ve çiçek gelişimi için ve Potasyum genel bitki gelişimi için önemli elementlerdendir.

     Saksıda yetişen çiçekler; ihtiyacı olan çeşitli mineral ve vitaminleri topraklarından yeterli miktarda alamadıklarında yapraklarının rengi koyu yeşilden sarıya dönmeye başlar. Aynı şekilde kökler saksıda çok fazla sıkışmış ve yeterli oksijeni almakta zorlanmaya başladıklarında da sararmaya başlarlar. Toprağı değiştirerek veya çeşitli mineral ve vitamin takviyeleriyle, gübreleme yöntemleriyle bu eksiklikler giderilirse, çiçeklerin yaprakları yeniden yeşillenmeye başlayacaktır. Bu sararmalar kimi zaman dönemsel de olabilir. Özellikle son baharda bazı çiçeklerin yaprakları sararmaya ve dökülmeye yüz tutar. Ancak bu dönemsel yaprak dökülmeleri kışın bitimine doğru yeniden çıkmaya ve bahar ayının gelmesiyle birlikte iyice yapraklanıp yeşillenmeye başlar.

    Çiçeklerin toprağındaki ve havadaki nem oranı, sulanma sıklığı ve güneşe karşı olan duyarlılığı da saksı çiçeklerinin yapraklarının sararmasında etken olabilir. Yaprakların parazitlenmesi de sararmaya yol açar.  Bu tip durumlarda gerekli dozlarla doğru şekilde ilaçlama yapılmalıdır. Saksıdaki toprağın sık değiştirilmemesi gerekir. Sık değiştirilen toprak ve saksı bitkinin köklerine zarar verir.

   Çiçeği ilk aldığınızda üzerinde bulunan saksının aslında bir numarası vardır. Saksı büyüdükçe numara da büyür. Ama bu numaralar genelde saksı üzerinde yazmaz. En kolay yöntem saksı çevresini saksının orta yerinde ölçmek tir. Bu ölçüye göre saksı değişimi yapılırken yeni alınacak saksı çevresinin eskisinden en fazla 2 – 4 cm kadar büyük olmasıdır. Eğer saksı üzerinde numara varsa bir ya da iki büyük numara seçilmelidir.   

     Saksı çiçeklerinin bulunduğu ortam da çok önemlidir. Özellikle iç mekan bitkilerinde yeterli hava akımının ve ortamının aydınlık ve bol ışık alan yerler olmaması, nem oranının çok düşük olması yapraklarının sararmasına hatta yeşil haldeyken dökülmelerine sebep olabilir. Bu nedenle özellikle nem oranının yüksek olmasını sağlamak için tüm bitkilerin birbirlerine yakın durmasında fayda vardır. Ayrıca odada çiçeklerin yakınında bir kap içinde su bulundurulması da faydalıdır. Çiçeklerin kalorifer gibi ısı kaynaklarına çok yakın bulunması da yaprakların sararmasında büyük etkendir.




Saksı Çiçeklerinin Bakımı 

  • Yaprak dökme zamanında olan çiçekler (sonbahar ve kış ayların da) daha az sulanmalıdır.
  • Parazit ve hastalık belirtileri gösteren yaprak ve dallar budanmalı, hastalık durumuna göre ilaçlama yapılmalıdır.
  • Toprağın ihtiyacı olan gübreleme ve vitamin takviyeleri yapılmalıdır.
  • İç mekan bitkileri çeşitlerine göre havalandırılmalı ara sıra su spreyleyerek nemlendirilmelidir.
  • İç mekan bitkileri için ortam düzenli olarak havalandırılmalıdır.
  • Aşırı sulama yapılmamalıdır, mümkünse topraklarında nem ölçer bulundurularak ihtiyaç olduğunda sulanmalıdır.
  • Çiçeğin veya bitkinin iyi tanınması gerekir. Bu nedenle baktığınız çiçekler hakkında bilgi edinin. Mümkünse ihtiyaçları benzer olan çiçekleri birlikte yetiştirin.
  • İhtiyacı olan gereksinimler doğru ve zamanında karşılanmalıdır.
  • Saksı belli zamanlarda ışığın geldiği yöne göre çevrilmelidir.
  • Saksı diplerinde su bırakılmamalıdır. Tamamını çekebileceği kadar su verilmelidir. Fazla su boşaltılmalıdır.
  • Dönemsel olarak mevsim değişikliklerinde daha dikkatli olunmalı ve bitki korunmalıdır.
  • Çiçeklerle konuşulmalı, onlara sevildikleri hissettirilmelidir. Komik gelebilir ama onlarında bir canlı olduğunu unutmayın.
  • Çiçeğin cinsine göre sıcaklık ve soğukluk derecelerine dikkat edilmelidir.
  • Sık sık saksı değiştirilmemelidir. Kök kontrolü yapılarak, aşırı sıkışma durumunda bir ya da iki boy büyük saksı ile değiştirilmelidir. Saksı değiştirme işlemi bahara girilirken yapılmalıdır.
  • Yaklaşık iki yılda bir saksı değiştirme uygundur.
  • Saksı değiştirilirken bitkinin köklerindeki toprakla birlikte değiştirilmelidir.
  • Çiçeğin kökleri rahatça yayılacağı saksıya dikilmelidir.
  • Çiçek kökleri saksının altından çıkacak kadar büyümüşse bir süre sonra çiçek sararmaya başlayacaktır.

Çiçeklerin Yaprak Uçları Neden Kurur

     Topraktan yeterli vitamin ve demir alamadıklarında yapraklar önce sararmaya ve sonradan kurumaya başlar. Bazı çiçekler dönemsel olarak süreçlerini tamamlarlar yaprak dökebilirler ve yeniden zamanları gelinceye kadar kuruyarak yeni dönemlerinin gelmesini beklerler. Herhangi bir hastalık ya da parazitlenme dışında oluşan sararma ve yaprak kurumalarına ilaçlama yöntemiyle önüne geçilebilir.

     Hastalıklı ve kurumuş olan yapraklar temizlenerek veya budanarak önlem alınmalıdır. Bazen aşırı sulama sonucunda çiçeklerin kökleri çürüyebilir. Bu durumlarda da hem yaprak hem de çiçeğin dalları kurumaya başlar. Sulama aralığına ve toprağın gübrelenmesine mutlaka çok dikkat edilmelidir.

Bitkilerde Kalsiyumun Önemi

     Bitkilerin alması gereken elementlerden söz ettik. Peki bunların alımını nasıl sağlayacağız. İşte burada en önemli bir element daha karşımıza çıkıyor.  Kalsiyum. Kalsiyum olmadan bitkiler diğer elementleri ne kadar alacaklarını bilemezler. Bu nedenle şimdi kısaca bitkilerde kalsiyum neden gereklidir anlatmaya çalışayım.

       Potasyum, fosfor, demir elementlerinin yanında gündelik hayatımızın bir çok alanına girmiş bir element de kalsiyumdur. Aslında kalsiyumun görevi bütün canlılarda aynı işlemi görür. Hayvanlarda olduğu gibi bitkilerde de hücre duvarı yapısına katılarak bitkinin dik kalmasını sağlar. Bitkilerde kalsiyum eksikliğinde yatmalar ve kırılmalar görülmesinin sebebi hücre duvarının tam olarak oluşamamasıdır.

     Kalsiyumun bitkilerde bir görevi daha vardır. Bitkiler büyüyebilmek için gerekli minerallere ihtiyaç duyar. Bu mineralleri kökleri yoluyla alırlar. Eğer mineral fazlalığı varsa bitki köke sinyal yollar ve bu alımı durdurur. Bu konuda kalsiyumun rolü oldukça büyüktür. Kalsiyum yaprakların klorofil yapısında bulunan bazı enzimleri bir araya getirmekle görevlidir. Bu enzimler kendi başlarına bir şey ifade etmezken kalsiyum vasıtasıyla bir araya gelerek yapraktaki beyin görevini üstlenirler. Bu şekilde yaprağın içerisinde bulunan diğer elementlerin fazlalığı veya azlığını, köke sinyal yollayarak alınmasını ya da durdurulmasını bildirir. Bitkilerde kalsiyum eksikliğinde bitki neye ihtiyaç duyduğunu algılayamaz, bundan dolayı kimi besin elementlerini fazla kimilerini de az alarak sıkıntı yaşar. Gündelik yaşamda bilinçsizce kopardığımız her yaprak, aslında bitkiye ait bir beyni kopardığımız anlamına gelir.

     Kalsiyum bitkiler için gerekli olan önemli bir besin elementidir, bu element olmadan bitkiler büyüyemez. Meyve ve yapraklara sağlanan yeterli miktarda kalsiyum, düzgün bitki gelişimi ve büyüme için gereklidir. Kalsiyum değerli bir elementtir, özellikle meyve veren bitkilerde nitratla birlikte yüksek kaliteli ürün ve verim artışı sağlar.

     Kalsiyum genç yaprak ve meyvelere bitki kökünden emilerek ve suyun hareketiyle ulaşır. Düzenli kalsiyum alımı için kök bölgesinde yeterli ve sürekli miktarda suda çözünebilir formda bulunmalıdır. Düzenli kalsiyum ve nitrat kullanımı ile dengesiz kalsiyum alımından kaynaklanan bozukluklar ve rahatsızlıklar engellenebilecektir.

Kalsiyumun Bitkilerde Ne Yapar

     Kalsiyum genç dokuların (yaprak, sap ve kökler) düzgün ve sağlıklı gelişimi, renklerinin daha iyi olması, kaliteli ve sağlam meyveler için şarttır. Hızlı bitki büyümesi yeterli miktarlarda kalsiyum ihtiyacına sebep olur. Bu ihtiyaç kalsiyumun hücre duvarı ve hücre zarının oluşumunda ve yapısında önemli bir rol oynamasından kaynaklanmaktadır. 

    Kalsiyum noksanlığı belirtileri genellikle bitkiler tarafından yetersiz kalsiyum alımı veya genç dokulara kalsiyum iletiminde sorunlar olması sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kalsiyum meyve, yumru ve tohumların sağlamlığını arttırır ve raf ömrünü uzatır. Geç hasat kayıplarını azaltır. Çiçeklerin saksı ömrünü uzatır. Kalsiyum fazlalığı aynı zamanda bitki için de tehlikelidir. 

Bilgi: Çiçek yetiştiricileri şimdi bunları nereden bulurum diyeceksiniz. Piyasada satılan kimyasal gübrelerden uzak durun derim.En iyi gübre, çiftlik gübresidir. Mutlaka yanmış gübre olmalıdır. Yanmıştan kastım, gübrenin güneş altında beklemiş olmasıdır. Çiftlik gübresinin içerisinde yukarıda sayılan bütün elementler mevcut. Örneğin meşe külünde potasyum vardır. 

Azot organik gübre kaynakları: Yonca unu, kan unu, kompost, tüy unu, balık unu, baklagiller, yaprak kalıp.

Azot kaynakları inorganik: Amonyum nitrat, amonyum sülfat, susuz amonyak, kalsiyum nitrat, potasyum nitrat, sodyum nitrat, üre.

Fosfor iyi organik gübre kaynakları: kemik unu, kompost

İnorganik fosfor kaynakları: fosfat kaya, süper fosfat

Potasyum iyi organik gübre kaynakları: odun külü, granit tozu (aynı zamanda kaya potas denir).

İnorganik potasyum kaynakları: potasyum sülfat, kum

Kompost: Kompost bozulmuş organik maddedir. Kompost, toprak yapısını iyileştirir , besin tutma yardımcısıdır, toprakta sıkılaşmayı azaltır, solucan çeker ve hastalıklara karşı bitkileri korur.

Vitamin eksikliklerinde gözlemlenebilecek bitki davranışları

Vitamin eksikliklerinde yapraklarda görülebilecek değişiklikler

Kalsiyum (Ca): Bitkilerde bir çok enzimi aktive eden mineraldir. Ayrıca hücre duvarlarının yapısal elemanlarından biri olup, su hareketi, hücre gelişmesi ve bölünmesi üzerinde de önemli rollere sahiptir. Ayrıca bitkilerin azot ve diğer mineral maddelerinin alınması için gerekli olan bir besin elementidir. Bitkilerde hareketsiz olan bu besin elementi bitki gelişmesi için devamlı bir kaynağa gereksinim duyulmaktadır. Kalsiyum eksikliği gövde, çiçek ve köklerde küçülme ve bodurlaşma, yaprak ve meyvelerde siyah lekeler ve yaprak kenarlarında sararma olarak kendini gösterir. 

Kalsiyum (Ca) eksikliği

Azot (N) : Bitki gelişmesi için gerekli metabolizmaları kontrol eden proteilerin en kritik yapı taşlarından biridir. Klorofil moleküllerininde de kullanılmakta ve böylece fotosentezde de anahtar rol oynamaktadır. Azotun en iyi kaynağı iyi gelişen vejatatif gelişme olup, bitkinin koyu yeşil rengi ile de alakalıdır. Azot eksikliği, bitki gelişmesinde azalma ve solgun bir yeşil ya da sarı renkle karekterize edilir. Bu sararma genellikle yaprakların uçlarında başalar ve yaprak orta damarına doğru ilerler. Eksiklik çok şiddetli olursa, etkilenen alanlar kahverengiye döner ve ölümler görülebilir. Azot bitkilerde hareketli bir element olduğundan dolayı, azot eksikliği ilk olarak yaşlı yapraklarda görülür.

Karanfil yaprağında Azot (N) eksikliği

Fosfor (P): Nükleik asitlerin kritik bir elementidir, bundan dolayıda bitkisel üretimde can alıcı bir rol oynar. Fosfor tohum oluşumunda da önemli bir elemet olarak göz önüne alınmakta, tohum ve meyve içerisinde de büyük oranlarda bulunmaktadır. Fosfor yaşam ve gelişme için olmazsa olmaz olan biyolojik enerji transfer mekanizmaları için de en fazla gerek duyulan bir elementdir. Uygun ya da elverişli fosfor sağlanması halinde bitkilerde kaliteli ürün, daha güçlü sap ya da gövde büyüklüğü, iyi kök gelişimi ve daha erken ürün olgunluğu gibi bir çok faydaları bitkilere sağlamaktadır. Fosfor eksikliği durumunda ise gelişmede durma, ogunlaşmada geçikme ve küçük meyve oluşumları ile karekterize edilmektedir. Fosfor eksikliği, özellikle genç bitkilerde mor renklenme ile alakalı olabilir. Azottan başka fosfor da bitkilerde hareketli olduğundan dolayı, her eksiklik belirtisi genellikle ilk önce yaşlı yapraklarda ortaya çıkmaktadır.

Karanfil yaprağında Fosfor (P) eksikliği

Bakır (Cu): Genellikle köklerde bulunur ve nitrojen metabolizması için gerekli bir elemetdir.  Eksiklik durumunda bitkilerin sürgün uçlarının geriye doğru ölüm ve uç yapraklarda kahverengi lekeler olarak belirtiler görülür. Bu element organik maddelere sıkı şekilde bağlıdır, bundan dolayıda organik maddece zengin topraklarda eksiklikler sık görülebilir. Topraktan hızla kaybolmaz, fakat topraklarda bulunmayabilir. Ayrıca fazla olduğu durumlarda toksiteye sıkça rastlanabilir.

Bakır (Cu) eksikliği

Mağnezyum (Mg): Bitkilerde klorofilin anahtar yapı taşlarında biri olup, fotosentezde de kritik bir rol oynamaktadır. Magnezyum eksikliği yaprak damarları arasında beyaz şeritler olarak karekterize edilir. Magnezyum en iyi şekilde bu besini içeren bir kireç tarafından sağlanmaktadır.

Mağnezyum (Mg) eksikliği

Molibdenyum (Mo): Nitratları amunyumlara redükte eden enzimlerin yapılarında bulunur, bu element olmadan protein sentezi bloke edilir ve bundan dolayıda bitki gelişmesi durmaktadır. Molibdenyuma nitrojen fikse eden bakteriler de oldukça gereksinim duymaktadır. Molibdenyum eksikliği kıvrılmış kenarlı solgun yapraklar şeklinde belirtileri görülür ve bitkiler tohum bağlamasını engeller. Ayrıca Molibdenyum eksiklik durumunda, azot eksikliğine de rastlanabilir.

Klor (Cl): Hücre içerisinde su ya da eriyiklerin hareketi yani osmoz basıncı ile ilişkili bir besin elementidir. Mineral elementleri ve fotosentezi oluşturmak için gerekli olan iyonik dengeyi de sağlamaktadır. Klor eksikliği solgunluk, tıknaz köklenme, sararma ve bronzlaşma şeklinde eksiklik belirtileri bitkilerde görülür. Bazı bitkilerde kokusu azalabilir.

Sodyum (Na): Bitkilerde ozmotik basınç ve iyonik denge için gereklidir.

Silisyum (Si): Hücre duvarı komponenti olduğu bilinmektedir. Yaprak görünümünü düzenleştirir, ısı ve kuraklık toleransını düzenler ve solunumu azalttığı bilinmektedir. Eksikliği durumunda bitkilerde solgunluk, zayıf meyve ve çiçek oluşumu olarak belirtileri bitkilerde görülebilir. Eksikliği halinde böçek ve hastalıklara karşı da bitkilerin dayanıklılığını azaltmaktadır.

Kükürt (S): Bitkide protein ve vitaminlerin en yaygın komponentlerinden biridir. Kükürt eksikliği olan bitkiler genel bir sararmaya sahiptir ve çak zayıftır. Kükürt eksikliğinin belirtileri nitrojen eksikliğine benzerdir, yalınız kükürt bitkide hareketli olmadığından yaşlı yapraklardan ziyade geç yapraklarda ortaya çıkmaktadır. 

Mangan (Mn): Fotosentez için enzim aktivitesi, solunum ve nitrojen metabolizmasında önemli roller oynamaktadır. Manganez eksikliği, demir eksikliğine benzer olup, yeşil damarlı solgun genç yapraklar olarak karekterize edilir. İleri durumlarda, yapraklar beyazlaşır. Kahvergi, siyah ya da gri lekeler damarlara bitişik olarak görülmektedir. Notr ve alkalin topraklar genellikle eksiklik ortaya çıkar. Asit topraklarda ise toksiteye neden olacak şekilde alımları artırabilir.

Mangan (Mn) eksikliği

Bor (B): Bitkilerde en fazla fonksiyonu üstlenen elemetlerden biri olup, bunlardan bazıları çiçeklenme, polen gelişimi, meyvelenme, hücre bölünmesi, su ilişkisi, hormon hareketliliği, hücre duvarı oluşumu, membran sağlamlığı, kalsiyum alımı, ve şekerlerin hareketi gibi bir çok işlevsel görevlere sahiptir. Bitki bünyesinde elemet hareketsizdir ve genç sürgün ve yapraklarda ilk belirtiler görülür. Bor eksikliği durumunda bitkiler uç göz çürüklüğüne neden olarak kalın, kıvrık kırılgan rozetleşmeye de neden olmaktadır. Ayrıca kahverengi, renksiz, çatlamalar meyvelerde, yumruda ve köklerde görülebilir.

Bor (B) eksikliği

Çinko (Zn): Gelişme hormonu içeren enzimlerim fonksiyonel kısımlarında görev almakta, karbonhidrat metabolizması, protein sentezi ve gövde gelişmelerinde de önemli roller üstlenmektedir. Çinko eksikliği demir eksikliğine de yol açabilir. Eksiklik belirtileri, benekli yapraklar ve düzensiz sarı alanlar olarak karekterize edilir. Özellikle yaşlanmış topraklarda ortaya çıkar, pH 5.5 – 7.0 arası da en az seviyede eksiklik görülür ve düşük pH bitkilere bu elementin yüksek seviyeye çıkmasına neden olur.

Çinko  (Zn) eksikliği

 

yorumyapEvdeUstaVarLogo

 

  
        
          
  • Tattoo Ervin

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.